Yük taşıyan bir eşek gördüm.
Eşeğin sırrtını yara gördüm.
Yarayı iflah olmaz gördüm.
Yem vermediler ölsün diye.
Taşıdı yükleri o dağ senin bu dere benim.
Sonra bıraktılar ıssız düze.
Rastladı yaşlı bir öküze.
Öküz çekti içini bir iki.
Anladı bizimki.
Ayaklarında nalları yoktu.
Tırnaklar kanamıştı taştan çakıldan; koşamazdı daha.
Kurtları geliyordu; ama öylece durdu.
Gelin beni yiyin der gibiydi.
Emektarları afiyetle yediler.
Emektarın kurtlara yem olduğu bir dünyada yaşamak...
Olmadıklarını görmek içindir belli ki...