Bir akşam saat ondokuz suları
Dakikalar, yirmiye doğru ilerlerken
Derinden gelen hıçkırık sesleri
Sanki! sanki herkese çağrı yapıyor
Biçok şeyleri anlatmaya davet edip
Ayrılığın acısını, yürekte bıraktıklarını
Akşamın, karanlık yaprağına yazıyordu.
Hıçkırıklar birbirini takip ediyor
Sanki adeta yarışıyordu.
Gözler, tüm gözler oraya çevrildi
Dört arkadaş kucaklaşmış,
Birini yolcu ediyordu
Belli,belliki gitmesini istemiyorlardı
Ama ne çare vakit, çooook çok geçti
İçlerinden biri gidecek, bu belli idi
Çünki burası, burası, bir otogardı
Ayrılanların,kavuşanların
Her an her saniye gelip gidenlerin
Sevinçlerin, hüzünlerin
Yaşandığı, garip bi yerdi burası
Bir anda, hıçkırıklar yükseldi.
Otogardaki herkes, kendi yolcusunu unutup
Hıçkırık seslerinin geldiği yöne doğru yöneldi.
Dört arkadaşın, ayrılık ve hıçkırıklarını izliyor
Herkes, hüzünlü gözlerle onları seyrediyordu
Hatta,Hata içimizde ağlayanlar
Ayrılığın ne olduğunu bilenler
Bilsede elinden bişey gelmeyenler
Yıllardır, ayrılık özlem çekenler
Ama! ama ne çare, ne çare ki
Yapacak hiç bişey yoktu
Bir ses geldi;
“Sayın yolcular! hareket saatiniz gelmiştir.
Tüm yolcuların, yerlerini alması
Rica olunur “
İşte o an
Sevgiyle bağlı yürekler
Ayrılık acısıyla, dışa vuran feryadlar
O Feryadın başlangıcı bu hıçkırıklar
Bu sesle
Yerini, hünkür hünkür ağlamak aldı
Bu ayrılığa tanık olmak
Nasıl ağlattığını görmek
Hele, hele içlerinden birinin
Otobüse doğru ilerlerken, diğer üçünün hali…
Sanki
Dizbağları çözüldü
Gözler de ise yaş kalmadı
Dizlerinin üzerine çöküp kaldılar
Elleriyle birbirlerini sarıldılar
Bir yandanda
Bir elleri havada güle güle derken
Hareket edip giden, o otobus
Ayırdı birilerini yine aldı götürdü aniden
Evet
Dedim ya burası otogardı
Gar, liman!
Ayrılıkların başlangıcı..
Kavuşmaların belki de ilk yeri
Tüm Ayrılanlar dilerim birleşsin! hemde ezelden beri