Bayramda çocuklarıyla
Karşılaşıp adını andığım
Bekir Çelik* amcamdan
Dinlediğim harika hikâye
İşte ibret dolu bilgileriyle
Gandhofer*le birlikte
Kalabalık bir grupla
Gidiyorduk pikniğe
Grubumuzda işçiler
Mahallemizden insanlar
Fabrikanın sahipleri
Ve muhtarımız vardı
Doğal güzellikler içinde
Güle oynaya yürüyorduk
Ağaçlar arasından
Derelerin kenarından
Dağların eteklerinden
Zevk alarak geçiyorduk
Manzaralar öyle güzeldi ki
Huzur kaplıyordu kalbimizi
Uzun yürüyüşten sonra
Nihayet bir yere yerleştik
Çayırlara kilimleri serdik
Malzemelerimizi çıkardık
Piknik sofrasını kurduk
Neşeli şekilde yiyorduk
Bir müddet sonra
Küçük gruplarla
Başladık dolaşmaya
Şirin dere kenarında
Yemyeşil ormanda
Gandhofer ile birlikte
Ben ve birkaç kişiyle
Dere kenarında
Oturduk bir taş üzerine
Başladık sohbete
Muhtarda bizimle
Gandhofer döndü muhtara
'Muhtar soracağım sana”
'Bu dere akar böyle”
Muhtar başını salladı
'Evet dere akar böyle”
'Sizde dereye bakar böyle”
'Evet, bizde bakarız böyle”
Baktık birbirimize
Gülüştük neşeyle
Aklımız Gandhofer'in
Kaldı konuşma biçiminde
Anlamamıştık dediği ne?
Sorduk Gandhofer'e
Ne demek istersin söyle
Akıtmayız dereyi böyle
Kullanırız her köşede
Sulama ve elektrikte
Daha birçok şeylerde
Bekir amcam döndü bize
Ya gördünüz mü konu ne?
'Bizde ormanlar yanar
Dereler boşu boşuna akar
İnsanlar anlamsızca bakar
Yokluklarına ağıt yakar
Çalışmadan dua yapar
Yalana, yalancıya tapar
Adına da çağdaşlık takar
Onlar ikinci dünya savaşında
Yıkılan, yok olan Almanya'da
Yarattılar dev bir Almanya
Bizler kaldık ortalarda yaya
Laflarımız kurtuluşluk güya
Geri kaldık bütün dünyada
Gelişmişlik palavralarıyla
Ormanlarımızı sürekli yakarız
Derelerimiz akar biz bakarız
Umutlarımıza kına yakarız”
Bu günden Gendhofer'e
Ve amcam Bekir Çelik'e
Bolca selam bizlerden size
Hiçbir şey değişmedi biline
09.10.2008 - İzmir
* Hikâye Bekir Çelik amcam tarafından anlatılmıştı.
* Bekir Çelik: Bekir Çelik uzun yıllar önce kaybettiğimiz mahallemizdeki çok sevdiğim bir amcamdır. 1960'lı yıllarda Isparta'da ikamet ederken mahallemizden ev alarak komşu geldiler. O gelinceye kadar mahallemizin yaşamı, fikir seviyesi, insanların davranışları çok berbattı. O geldi ve engin kültürü, bilgisi, davranışları, hoşgörüsü, aklı ile insanları birbirine bağladı. Mahallede olan insanlık dışı yaşamları, insanları eğiterek kaldırmaya başladı. O zamanlar biliyorsunuz televizyon yoktu. Radyolar vardı. Akşamları evlere gider sohbet ederdi. Bizde çocuklar olarak dinlerdik. Zira bulunduğu toplumun seviyesine göre konuşmasını bilirdi. Anlattığı hikâyeler… Anılar ile konuları büyük küçük herkesin anlamasını sağlardı. Benim her zaman örnek aldığım insanlardan biri olmuştur. Zaman içinde ondan duyduğum bazı konuları yazmakta olduğum 'hayatımın seyir defteri” kitabımda (www.mehmetcoban.com web sayfamda düzeltilmemiş çalışmalarım kayıtlıdır) ve şiirlerimde aktarmaya çalışıyorum.
*Gandhofer: 1960'lı yıllarda şehrimizde kurulan fabrikanın makinelerini yerleştirmek ve çalışmasını öğretmek için, Alman firması tarafından ülkemize gönderilen bir mühendis. Yaklaşık altı aydır ülkemizde yaşıyor. Onunla birlikte olanlar çat pat Almancayı, Gandhofer de çat pat Türkçeyi öğrenmeye başladı. Çok şakacı, espritüel, hoş bir adamdı. Bizim gösterdiğimiz sıcakkanlı davranışlara karşı anında cevap vererek bizim gibi davranmaya başlamıştı.