Bir mazeret geldiğimde aklıma,
Hemen seni çağırıyorum yanıma.
Can katıyorsun can damarıma,
Lanet ediyorum yaşadığım acılarıma.
Çağırdığımda sende severek geliyorsun,
Ama gerçek sebebini bilmiyorsun,
Kızmıyorsun, sürekli gülüyorsun,
Acılarımı unutturup beni mutlu ediyorsun.
Sohbetimiz çok sıcak samimi geçiyor,
Ama bir şey var ki en güzel anında kesiyor,
En güzel atmosferimizde telefonun çalıyor,
Evinden bir ses seni çağırıyor.
Ayrılma zamanın geldiğinde,
Sende bir burukluk hissediyorsun yüreğinde,
Kalkıp ta veda ettiğinde,
Bir hüzün okuyorum göz bebeğinde.
Dünyamı bir nur gibi aydınlatıyorsun,
Adın gibi ama sen bilmiyorsun,
Belki sende benim gibi saklanıyorsun,
Tabiatımızda aynı söyleyemiyorsun.
Ben alışkınım böyle hayaller kurmaya,
Akıllandım da niyetim yok yanmaya,
Tekrar başlarsa yaralarım kanamaya,
Hiçbir tabip yetişemez sarmaya.
Sende ciddiye alma yazılarımı,
Alıp ta yaşatacaksan eski acılarımı,
Kabusa çevireceksen rüyalarımı,
Hazırlamaya başlayayım mezar tahtalarımı.
Sende bir güm duyarsan selamı,
Zevklen pişirmeye başlarsın helvamı,
Sen söyle böylesi bana revamı,
Söyle gördüğümüz gerçekmi rüyamı.