Mürekkebi kurumuş kalemimin
Soktum gözüme
Gözyaşlarım da kurumuş
……………………
Elimdeki elmayı önce ikiye böldüm
Sonra dörde, sonra sekize
On altı, otuz iki derken, gerçekten
Ama gerçekten, gönülden inanın buna
& altmış dörde bile böldüm elmayı.
Sonra ikiyi çıkarttım tutup kulağını altmış dörtten
Elimde kala kala bir tavşan kaldı
Sizde altmış ikiden çok tavşan yapmışsınızdır
Ola ki, yapmamışsanız eğer
'Aklınızdan şüphe edin beyler!' derim
Cin Ali gibi bir şey elimdeki tavşan
Altmış iki, altmış ikilikten çıkmıştı ya bir kere
"Van Gogh'musun be birader" dedi, bir arkadaşım.
"A a!.." dedim kaba bir lisanla cevaplayarak
Hatırladım,
Hayli zamandan beri kullanmamıştım bu dili
'Bütün sanatçılar biraz delidir' dedim
'Benimkisi Salvador deli' dedim
Daha kim bilir neler neler dedim.
Bu arada, sizin de dikkatinizi çekmiştir şüphesiz
"Adam bi acayip be birader"
Bir fırça vuruyor, zamanı delip geçiyor.
Hırpalıyor, parçalıyor, yerden yere vuruyor.
At kişnemeleri karışıyor saat kulelerine,
Saatler eriyor, bir akrep gelip sokuyor beni
Kum fırtınası akıyor zamanın gözlerinden
Sonra zaman gelip, gözlerimde eriyor.
İşte böyle bir şey zamana hükmedememek
Bakın şimdi zamana hükmedemiyorum ya ben
Salvador Dali olmak işten değil be birader
Birde hükmedebilseydim zamana
& Aaaha,, sorma gitsin o zaman
Uğramıştı da bir gün sevgili Vincent
"Dişim ağrıyor üstad" demişti bana
" Kulağını kes, geçer be birader " dedim
& hakikat geçmişti de.
Biz dahiler böyleyiz işte beyler
Hep pratik olmayan çözümler üretiriz.
Ne oldu, yoruldunuz mu? Yoruldunuz değil mi?
Daha çok hırpalardım aslında sizi ben ya
Vaktim yok ki size kısa bir şiir yazayım
Onun için size, uzun mektuplar göndereceğim.