hani, bir kitap okumaya başlarsınız...
ilk satırlarda çeker sizi içine...
öyle güzeldir ki anlatım'
tüm gerçeklik bir yana...
o kurgunun içine kapılır gidersiniz...
öyle kapılırsınız ki...
uzaklardan bir el uzanıp
tutar ellerinizden...
alıp götürür'
uzaklara'
kokusu ulaşır size dağların,denizin,çiçeklerin...
bir meltem okşayıp geçer teninizi...
dokunuşları hissedersiniz ya yüreğinizde...
hani, bilseniz de kurgu olduğunu...
o akışı bırakmak istemezsiniz...
bir yandan merak edersiniz ...
'"ne olacak?'"
bilirsiniz oysa...
hiç bir şey olmamıştır...
olmayacaktır...
her şey sadece ihtimaller bütünüdür...
ve o ihtimaller öyle yaşanılası'
ve o kurgu öyle gerçektir ki..
yaşadığınız ana baskın çıkar ya...
ama nedense...
'son' önemlidir hep...
o kitabın da sonuna ulaşmak istersiniz...
diğer yandan o kitabı bitirmek , o hayali tüketmektir'
bilirsiniz'.
her sonun bir tükeniş olduğunu öğretmiştir hayat size...
okumak - okumaya kıyamamak bir çelişki olur içinizde...
oysa, çelişki daha çekici kılar o kitabı...
daha bir özümsemeye başladığınızı hissedersiniz o noktadan sonra okuduklarınızı...
her sayfada 'son' a biraz daha yaklaştığınızı bilerek'
her sayfada biraz daha kaybederek'
her sayfada biraz daha tükenerek'
ve içiniz burkularak o 'son' sayfa'
kitabın arka kapağını kapatırsınız usulca'
siz dışarıda kalansınızdır'
her şey ilk sayfa ile son sayfa arasında, avuçlarınızdadır şimdi'
sımsıkı tutarsınız birkaç dakikalığına ellerinizde'
bazı ilişkiler gibi'
hani, bitmesine kıyamadığınız'
tüm güzelliğine rağmen devam edemeyeceğini'
gideceği bir yer olmadığını'
sadece bir ihtimalin yaşandığını bildiğiniz'
bir ilişki gibi'
yüreğinizden bırakmak istemeden'
ama artık sadece dışından bakarak'
sımsıkı sarıldığınız birkaç dakika gibi'
ve sonra'
bir hayat kayar ellerinizden'
kütüphane raflarındaki yerini alır'
ara sıra sayfaları yeniden karıştırılmak üzere'