Dün akşam sana benzer birini gördüm
Taksim' de bir otobüs durağında
Ama iyice bakamadım, utandım
Çünkü o çok küçüktü, henüz kızım yaşında.
Sürme yoktu gözlerinde, tırnakları ojesiz
Rujsuzdu alev alev yanan gül dudakları
Çocuksu hareketleri, ürkekti bakışları
Dedim ya o çok küçüktü, henüz kızım yaşında.
Bakışları sana benziyor, içten ve duygulu
Kah bana, kah ona- buna bakıyor, kaygılı
Pek de utangaç, bir o kadar da saygılı
Dedim ya o çok küçüktü, henüz kızım yaşında
Saçları başak sarısı ve lüle lüle
Elleri de aynı senin güzel ellerinle.
Bir ara iyice süzdüm gözlerini
Tıpkı seninkiler, buğulu ve iri iri.
Kısaca; kaşı, gözü, burnu, yüzü hep sen
İnanır, hak verirdin bir de sen görsen
Hele yanağına serpilmiş o bir iki ben
Dedim ya o çok küçüktü ama, tıpkı sen.
Öyle derinlere daldımki bir ara
Seni sanıp, gözlerinden ayrılamadım
Bana yaklaşıp, sordu usulca;
'Neden baktığınızı hala anlayamadım.
Cevap veremedim, boğazım düğümlendi
'Ne desem yanlış anlar' diye düşündüm
Allah'tan otobüs geldi de acele binip gitti,
Ben de çözülüp ondan, kendime döndüm.