Bir karga ile bir yılan
Nasıl olmuşsa arkadaş olmuşlar;
Zaman -zaman birlikte yemiş,
Birlikte içmişler.
Bir gün uzunca bir geziye çıkmaya karar vermiş ve
Yola koyulmuşlar.
Epeyce yol almışlar,
Yolda karınları acıkmış:
Etrafta yenecek hiçbir şey de yok.
Yılan yorulduğunu belirterek,
Biraz mola teklifinde bulunmuş.
Karga itiraz etmiş
-Olmaz, daha ne kadar yol aldık da yoruldunuz? Demiş.
Yılan hemen söylenmiş;
-Niye aldanıyorsun, boyuma bakıp da, ben seninle yarışamam.
Çünkü sürünüyorum. Bu nedenle çok- çok yoruldum.
Karga bir ara doğrulup, düşünmüş ve
-Peki, tamam verelim bir mola,
Demiş.
Bir taraftan dinlenirken,
Diğer taraftan karınlarını düşünmeye
Başlamışlar.
Yılan başlamış yavaştan yavaşa dert yanmaya ve:
-Ben ne zaman acıksam devam edemem yola,
Üstelik hiç dayanamam bir lokmalıklara
Demiş.
Karga hemen çakmış dalgayı ve:
-Ben de öyle, acıkınca devam edemem yola;
üstelik gözüm hiçbir şey görmez,
İster piton olsun, isterse boğa.
Diye karşılık vermiş.
Yılan öfkelenmiş bu sözlere ve;
-Ben acıkınca neler sığdırırım boğaza,
deve kuşu bile olsa, az gelir bana
Bakmış karga, yılan ani bir hamle yapsa
Kaptıracak postu.
Bu nedenle, şöyle bir düşünmüş yine ve demiş ki;
-Senin yerin başka benim yanımda,
ben nasıl bulurum senin gibi bir dostu.
Yılan
(düşündüklerini gerçekleştirememe,
dolayısıyla başarısız olma ihtimalini de
dikkate alarak)
Hemen cevap vermiş kargaya;
-Ben de öyle, senin gibi dostu bırakıp,
kirpi ile mi dostluk kuracağım!
Niye deldireyim durup dururken postu.
Demiş.
Sonra;
Birbirleri hakkında kötü bir şey düşünmeden,
Uzun yıllar geçinip gitmişler.