kırkbeşi
ağustosun onaltısı
daha sevmesini bilmeyenlerin yeri burası
bugünden sonra ağlayan sokak
nasıl bilebirdik ki
her şey aynıydı;
gülüşlerimiz, cıvıl cıvıl sokağımız, her zaman ki sıcaklıyla güneşimiz
bugünü diğer günlerden ayıran neydi
neydi suçumuz
kül gibi oldu küçücük vücudumuz
ne olabilir ki
daha sevmesini bile bilmeyen çocuk
bizim bir şey istediğimiz yok
yeter ki top oynayıp
ip atlıyabilsin çocuklar
bombalar, silahlar, kanlar ve kül gibi insanlar
korkutuyor bizi bunlar
bizi hiçe saydınız
bari yaşasın diğer çocuklar
bir garip çoçuklar olduk şimdi ölüm ülkesinde
ölümü bilmeyen çocuklar
yaşayamadık gençliğimizi, sevemedik sevdalımızı
göremiyoruz annemizi, babamızı, kardeşlerimizi
göremeyiz
küçücük bedenlerimiz, bir kül gibi simsiyah göründü
ağlayan sokakta
yanımızda hiç tanıyamadığımız sevdalımız ve kül kokusuyla
hiç bilmediğimiz yere
bir daha tutamazmıyız ellerinizi, göremezmiyiz yüzlerinizi
bilirsiniz severdik esmeyi rüzgarda
özledik
hissetmeyi, heyacanlanmayı, ağlamayı, terlemeyi ağlayan sokakta
sevmeyi ve sevilmeyi
ama bilirsiniz kimseyi sevemez ölüler...