Somurtkan rüzgarların bestesiydi elebaşı duyguları alabora eden yılgınlığın
son mektubunu yazarken karamsarlık
Büzülen bir dalda bir yaprak iç geçirerek ağladı
Sessizliğe,
bir yüreğin çürümüş parçalarıydı
tepetaklak düşen.
Ölümcül terennümlerde gül kurusunun yüreğine âkıbetin dehşetiydi üşüşen.
Dayanılmaz yalnızlığın ıstırabıydı
kangren hayal kırıklıklarına dönüşen.
Tedâvisiz ayrılıkların uzatmalısı sevdâyı
göğün kükremsiydi bunalmış haldeyken tehditlerle bölüşen.
ardı arkası kesilmeyen şimşeklerin ateşten dilekçeleriyle yeryüzüne yayılan ürküntüsü
tutuklu umudun hayâlinde
düş kırıklıklarını başlattı
direncini yoksunluklarda harcayan âbidenin
ışık bekleyen sevinç yolaklarındaki gölgeydi
hüznün çöküntüsü.
Çâresizlik bir tehlikeli kuramı yeniden boşalttı
elleri tavana doğru uzanan umutsuzun
boğuk sesiydi duvarları ağlatan.
Artık iyileşmese de olurdu vicdanda ki yara,
insafsızca kanayan.
Bir can, bir yürek, bir umut, bir sevgi, bir sevdâ bir ışık, bir hârika daha kaydı gitti
Gözleri ardında kala kala hayattan…