Avuçlarım ısınıyormuşçasına,
Hislerimden içeri giriyor ölüm.
Oysa içimde inceden bir lale yeşeriyor.
Bitmiyorum yeniden başlıyorum oysa,
Her bitişim yeni bir başlangıcım oluyor.
Çoğul sevinçlerim doğuyor her yeni sabah.
Kelimeler olduklarından farklı anlamlarda yitiyor.
Ağlamaklı bir kurşun gibi eridiğinde zaman,
Zaman, her zaman ivedi bir rüzgâr olup,
Dünyevi hırslarımı makul yaralarmışçasına biliyor.
Yün eğirir gibi usul usul,
Terimi yoldaş sayarak seni okul ediniyorum.
Öğrencilerin iç bükey sokaklarda ruhlarıyla söyleşiyor.
Ben, ellerim ardımda duvarların dibinde gizleniyorum.
Durgunluğum sabrım oluyor, güneşim ay.
Öğretilen sen, öğreten sen…
Ölüm karşımda işte, yüksünmüyorum.
Bir goncanın damarında süzülmeyi istiyorum.
İpekböceği gibi kendi kozamda,
İnadına yaşıyorum, inadına seviyorum.
Her bitişim yeni bir başlangıç oluyor, biliyorum.
Kozadan çıkan kelebekleri görüyor musun sende?
Hep birden yeniden okuyoruz sözlerini.
Her yürekte görünmeyen laleler yetişiyor.
Benim bildiğim gibi biliyorlar ve öğreniyorlar,
Bitimler başlangıçlara gebe kalıyor.
Altın zincir gibi boğazıma dolanıyor hırslar
Hepsini zamanın rivayet kokan raflarına
Tek tek bırakıyorum.
Hoş görüyü, sevgiyi, aşkı, yüklenip peşin sıra yollar arıyorum.
İçimde kıpkırmızı bir lale açıyor.
Sırdaşım oluyor Mevlevi dergâhları.
İçi dua kokan, gönlü dua dolan dostlar arıyorum.
Ölüm ensemde kronometre tutuyor.
Herkes gibi ben de saatimi bekliyorum.
Bitimlerim başlangıçlarım oluyor,
İçimde tomurcuk tomurcuk laleler açıyor…
.