Sırra kadem basınca geceyi,
Nöbetçi aşıkların sırasıdır.
Sen ve ben gibi'
Herkes evine çekilip de sıra bize gelince,
Gecenin içinde birbirimize dolanıp,
Parke taşlı yollar ararız,
Gizliden öpüşsün diye gözlerimiz.
Kalplerimiz yasemin kokulu heyecanlarımız için
Durgunlaşır.
Bir bulutun ardıdır buluşma yerimiz.
Sanki bir nabız hafifliğidir geceyi esmerleştiren.
Ve
Burkulmuş sızılar kokteylidir,
Kirpiklerimizden süzülen.
Soluklarımız birleşir.
Senin ve benim
Gölgelerden arındığımız bir an düşleriz.
Ve
Günün birinde tekrar,
Buluşmaya sözleşiriz.
Zaman saatin kadranında,
Telaşa kapılırken,
Sen ve ben,
Her mevsimin bahar olduğuna inanıp,
Güneşe koşan böcekler gibi
Aldanırız'
Son bir elveda hatırlarım işte ben,
Erken ölmüş aşkımızın arkasından.
Geceleyin sen aklıma düşünce,
Deli bir efkâr kaplar içimi.
Sen gibi havalanıp gidince kuşlar,
Parke taşlı parktaki ağacın dallarından.
Sağanak bir sevişme çılgınlığı yaşanır,
İçimde.
Çırılçıplak bulurum kendimi.
Yapayalnız.
Üşümüş bir salıncak gibi,
Yavaş yavaş gece olur.
Ve
Sırra kadem basınca geceyi,
Nöbetçi aşıkların sırasıdır,
Biz gibi'
Acı çektikçe soluksuz,
Kaçmakla kurtulmak birleşir yüreğimde.
Ellerim benim ellerim değildir.
Gördüklerim benim gözlerime ait değildir artık.
Efkâr,
Akşam karanlığının parçalanmışlığı gibi,
Dağınık bırakır sevinçlerimi.
İçimde esmer bir aşk boğulur.
Ve
Seni içimde tutmak için çırpınırım.
Birkez daha gece olduğunda,
Savrulmuş bir begonya yaprağıyımdır artık
Topağa karışmayı bekleyen.
.