YAŞANMAMIŞ PİŞMANLIKLAR MANZUMESİ
Sakala ak düşünce anlarsın hayatın elinden kayıp gittiğini. Ağlarsın o zaman, gözyaşların ıslatır sakalındaki akları. İlk defa geriye bakma fırsatın olmuştur. Bakarsın geçmiş pişmanlıklarla dolmuştur. Yaptığın ve YAPAMADIĞIN Pişmanlıklarla. Kimi utanmayla kimi imanla durdurulmuş yapamadıkların. Hayat kalbinde koca bir boşluk gibi durmaktadır. O boşluk ancak yapmak istediklerinle dolmaktadır. Ancak, ancak bu seferde minik dudaklar engel olur baba baba çığlıklarıyla. Ve sen bir kez daha durdurulursun, yapamadıklarını bir kez daha yapamazsın. Artık derin pişmanlıklar kuyusudur yaşam ve derin içe atılmış dertler yuvasıdır. Yapılamayanların hayali bir adım öndedir; minik dudakların çığlıkları arkanda. Sıkışır kalırsın ikisinin arasında. Sonra küsersin sana yüz vermeyen o yosma edalı kahpe hayata. Küsersin ve küstüğünle kalırsın o yosma kim bilir hangi şehir züppesinin peşinde fink atmak için zaten sana arkasını dönmüştür.
Sonra bir gün bir gül yaprağı düşer dalgasız denizine, haleli dalgalar yutar gibi olur küskünlüğünü. Geri çağırmaktadır seni bir narin el, bir edalı bakış, bir harlanmış yakış. Kan gelir süzülmüş damarlarına, kalbin yeniden pompalar oksijenli hayat suyunu. Gözlerinde ümidin şimşekleri çakar ve tekrar açılır gözlerin hayallerine. Uçmak istersin hayallerin mavi göklerinde. Çırparsın kanadını, sonsuz derinliklere...
Heyhat! Heyhat, yine yetişir ardından o çığlıklar, çağırır seni yere. Bakınca görürüsün ardında sevgiyle, vefayla ve hayatlaşmış edayla sana bakan gözleri. Sonra veda edersin, küskünlüğüne düşen kırmızı gül yaprağına. Şanslısındır bir veda öpücüğü kondurabilirsen dudağına...