Gene kuruluyor birliğe tuzak,
Ayakla baş ayrı başa gidiyor.
Töreler bozulmuş, kardeşlik uzak,
Kargalar toplanıp leşe gidiyor.
Hele bir bakalım şöyle biz bize,
Ne kadar yakınız birbirimize?
Kart öküzler çamur sürmüş boynuza,
Ayakla yer eşe eşe gidiyor.
Şu kuru kanalın sakasına bak,
Döşünde rozeti cakasına bak,
Adamın görevle dalgasına bak,
Elinde şişesi işe gidiyor.
Yalancının mumu tez günde söne,
Yorulduk burgaçta biz döne döne
Donkişotlar bayrak açmışlar gene,
Çıkmazlara koşa koşa gidiyor.
Dünkü hesap bu günkünü tutmuyor,
Yokluk bizi yer eyledi gitmiyor,
Kıt üretim nüfusuma yetmiyor,
Alnımızın teri dışa gidiyor.
Kutsallar edilir suçlara perde,
Servetler bir günde katlanır dörde,
Yoksulun halini bilenler nerde,
Çalanlar, soyanlar köşe gidiyor.
Bağrımdaki ateş bundan sönmüyor,
Doğru söyleyene kimse kanmıyor,
Pehlivanlar inadından dönmüyor,
Ama her minderde tuşa gidiyor.
Barış maskeliler gülerken yüze,
Her gün beslenecek kan ister taze,
Boşluğa atılan denek bir füze,
Müslüman bedende döşe gidiyor.
Arayanlar besliyorlar kaçağı,
Yalan dört bir yandan kuşatmış çağı,
Şo sözde dostların barış uçağı,
Bomba dolup her savaşa gidiyor.
Eller çalışırken durduk oturduk,
Gittik yabancıdan uzman getirdik.
İlkbaharı, yazı, güzü bitirdik,
Gayri yollarımız kışa gidiyor.
Tarlada çürüdü somaklarımız
Her gün küçülüyor yumaklarımız,
ELEMİ diyor ki emeklerimiz,
İşe yaramıyor boşa gidiyor.
20&03&2006 ADANA