Kaç damlada ıslanır ki
Yüreğimin kıraç toprağı?
Yanlızlık denilen suretsiz kimlik
Hadi, şimdi üfle karanlığa
Yakılmış kandilleri...
Önüme dizdiğin kör uçurumlara inat,
Ben yine sana yürüdüm.
Gittiğin her günü
Kırık dökük çığlıklarım...
Gecenin esir düştüğü ayazlarda
Ateşini saklayan dağ gibi
Sustum...
Vuslat biter, hasret başlar...
Beni bana sorma;
Yağmur gibiyim işte.
Rüzgara saldım maziyi,
Alevlere verdim yüreğimi,
Ömrümü yoluna verdiğim gibi...
Artık mehtaplı gecelerde
Yakamozları görmüyorum.
Denizlere, martılara
Seni anlatmıyorum.
Belki çaresiz, belki acizim
Ama
Bir kardelen gibi dik ve
Ayaktayım.
En iyisi sen sevgili,
Melankolik düşlerde kal...