hasret şiirleri yazmaktan daha zoru
ne olabilir ki?
yoksa
mezar taşlarında hasret sözcükleri
isyan çığlıkları mı?
ayrılık alışmaktan sonra gelir
ne oyalayabilir
gerçekte canlı hatıralar mı?
bir çiçek
bir hediye
yoksa kahve fincanı mı
ya da öpüldüğünü hatırlamak mı?
dudaklar ıslanmayınca
gönül albümündeki hatıraların
bir acı geçmiş olduğu bilinemez mi?
her ayrılığın ardından
iki yazı
değişmez bir kader sanki
biri şiir
diğeri, mezar taşlarında sessiz çığlık olmaz mı?