'Küçüktük masal dinliyorduk,
Büyüdük masal anlatıyoruz.
Bir gün biz de masal olacağız
Anlatacaklar....'*
Donarken soğukta,
Sokak lambası ısıtır onu,
Okumuşsunuzdur siz de
Kibritçi Kız'ın masalını.
Fakirdir,yoktur parası,
Taşır gönlünde bir kurşun yarası,
Nasıl düşünmesin Alaaddin
İçinden cin çıkan sihirli lambasını?
Hansel ile Gratel,
Komşu ülke çocukları,
Yere yiyecek serperken işaret olsun diye,
Nasıl düşünsünler aç kargaları?
Bir gecede kuruverir,
Sarayınızın dibine daha görkemlisini,
Kel oğlum, keleş oğlum,
Koca padişah verir mi sana kızını?
Zenginden almış vermiş fakire,
Robin Hood derler adına.
İbret olsun diye sallandırırdık ama,
Kurşun askerler cama diziliydi.
İnci tanesi bulunca çöplükte horoz,
Bilememiş ne yapacağını,
Öyle bir çığlık atmış ki
Denizli Horozu susmuş korkudan.
Söz verse de her seferinde,
Yalandan vazgeçemez Pinokyo.
Bir de burnu uzayınca,
Çarpmasa bilgisayar ekranına..
Bir peri belirmiş gökyüzünde,
Üçle sınırlamamış dilekleri
Şairlere ayrıcalık tanımış,
Uyandırsınlar diye Yedi Uyurları..
Masal bu ya bir yalanla başlar her şey
Kaf Dağı'nın ardında da olsa...
Yalanlar müebbet alıp kalsa orada,
Dürüstleri taşısa Anka kuşları kanatlarında..