Merhaba Anne
Gene bir baharı yaşamaya sensiz başladık. Badem ağaçları çiçek açtı, yani birçok ağaç çiçek açtı da ofisimden görebildiğim sadece o…
Dün seni tedavi ettirdiğimiz hastaneye gittim, gene kırmızı çerçeveli pencerelere baktım, seni andım, son zamanlarda her ne kadar ilaçların tesiriyle fark etmemiş olsan da ağrıların artmıştı, sanki sana ızdırap veren hastaneymiş gibi nefret ediyordum ya.
Dün bunu biraz aştım sanırım, başımı yattığın odaya doğru kaldırdığımda ağlamadım kısacası…
İstersen farklı şeylerden konuşalım ne dersin, biliyorum benim sululuklarımdan hazzetmezdin, odana her girişimde üstüne doğru uçarcasına gelip, sana sarılmama, yanaklarından öpmeme hep kızar elinle geriye doğru iterdin…
Senin odan öyle güzel kokardı ki, oysa ne sen ne de ben değişik kokulara gelemezdik yani ikimizin de yapay kokulara alerjimiz vardı. Ben her yanına gelişimde bebek kokusu alırdım senden, sonra boynuna sarılır bir güzel sarmalardım, sen de her defasında sille tokat kovalardın mahsuscuktan..Bilirdim benim takılmalarımı sevdiğini ama gene de
otoriteni sarsmamak için yüz vermediğini…
Sabahları mesaiye gitmeden önce siparişlerini alır öyle çıkardım, bir gün aceleden unutmuşum… O gün bana küsmüşsün sormadan gittim diye, oysa biliyordum siparişinin ne olacağını, akşam eve dönerken alıp gelmiştim ve deli demiştin anne… Delidir ne yapsa yeridir… Ne çok gülmüştüm o şaşkın haline, sen gittiğinden beri o gülüş de gitti be anne… Ne bileyim tatsız tuzsuz bir yaşam işte… Seni çok özledim anne çok…
Bu gün senin üçüncü ölüm yıldönümün anne, mekânın cennet ruhun şadolsun, Yüce yaratanın rahmeti üzerine olsun…
Kızın-02.03.2010