İtiraf
Gecenin bir yarısı, iki yana düşen kollarımda amansız bir sızı
Sol yanımda bir yangın, öylesine güçlü ve öylesine derin ki
Beynimi mikser misali karıştıran, cevapsız kalan onlarca sorunun izi
Mümkün değil bir daha uyumak, bu da bana has bir uykusuzluk krizi…
Nicedir yoktu böyle bir derdim, deliksiz uykularım olmasa da
Gene de bedenim dinlenirdi bir iki saatlik dalmışlık anlarımda
Dinginlik yaşardım, hiç bir şey duymadığım, yarı ölümün koynunda
Ve hep ölesim gelirdi bu huzuru uykumda da olsa bulduğumda…
Gene başladım bu günlerde uykusuzluk nöbetleri tutmaya
Türlü gerekçelerle, içimde ağıdı dinmeyen boşluğu avutmaya
Evreni düşündüm birde, kim bilir şimdi kaç kişi ayakta
Kaç kişinin umutları soldu ve yenik düştü münzevi karanlıklara…
Yolcu istasyonları, hastane odaları, şehirdeki boş sokaklar
Ve sıcacık bir tebessüme hasret, köprü altındaki tinerci çocuklar
Derler ki insanı sevmek, kişinin kendisini sevmesiyle başlar
Dönüp kendime baktım birde, benim onlardan ne farkım var…
Görünen o ki kimse kimseyi olduğu gibi sevemedi, kabullenmedi
Oysa insanlar neden mutsuz sorusunun cevabı ne kadar açık ve aleni
Gururlar yüzünden hatalar hiçe sayıldı, sevilerse sahipsiz kaldı
Her seferinde güle-güle git bileti, masum olanların hesabına kesildi…
Bu kez uykumu bölen, ne yokluğun, nede düşlerime gelmemen
odama sinsice dalan minik kediydi, açık unuttuğum pencereden,
Biliyorum düşünmemek ve özlememek için harcadığım çaba nafileydi
İtirafım; ben sende ne kadarsam, sen bende katlanarak çoğalmıştın inan ki…
Aynada kendimi tanıyamadım, bu mu benim sevgi anlayışım
Yanlış olan bir şeyler var bu işte ama nedenini anlayamadım
Sonra gözümün önüne hayalin geldi, içten gülüşünü dinledim
Sağanaklar altındaydı yanaklarım, bütün umutlarım kül olurken
Ben sadece seyrettim ve ayrılığı yüreğime söyleyemedim…