İhtilâl
Akdeniz'in bakir ve fakir kıyısında
bir kum tanesiyim
ne el değmiş yüreğime
ne kimse dokunabilmiş gönül telime
yıllar boyu umutla beklediğim
şüphesiz sendin sevdiğim...
Bir zakkum ağacının gölgesine sığınıp
her gündoğumunu nasıl beklediğimi,
yani gözlerin değince kuytularına gözlerimin
nasıl aydınlandığımı anlatsam...
Dinler misin..?
Dalgaların boyunca uzandım
tutuverecek kadar yakınsın ellerime kimi zaman
kimi zaman hayal dünyamı bile zorlarken uzaklığın...
Biliyorum aslında
tüm bunlar hayal dünyamın oyunları
ve biliyorum oysa
bana, benden daha yakınsın...
Olur da kirlenirsem hoyrat bir sel akışında
yıka, pakla coştukça coşan şefkatli dalgalarında
işte seninim…al yüreğinin içine ve beni sevdiğini söyle...
Bazen deli bir rüzgârdır esen;
Bir deli rüzgâr ki; güzelliklere düşman
esme rüzgâr ne olur, yıkma umutlarımı
kalelerim kumdan…bu hızla esersen,
olacak bütün düşlerimin sonu hüsran...
Umutlarım hep senli, hep senden yana
peki neden uykularımda yoksun
bir bildiğin var elbet, uyanır diye kıyamıyorsun...
Bak uyandım, kumsala serilmiş gönül bahçemizdeyim
sana sunmak için kır çiçekleri derledim
tüm yasaklara çizgi çekip, bugün ihtilâl yaptı
varlığını ömre amade, önüne serdi yüreğim...