Ben Seni Hiç Özlemedim
bu günde diğerlerinden farksız herhangi bir gün işte
gene buradayım, yanımda olmanı hayal ettiğim parkta
sana bahsettiğim çınar ağacına yaslamışım sırtımı da
gözlerim uzaklara, çok uzaklara geleceğin yöne dalmış gibi...
öylesine...
kim bilir ne hayaller geçiyordu aklımdan da
bu hüzün bulutlu tebessümler yerleşti yüzüme…
zihnim yerdeki safran rengi yaprağa odaklanmışken
sırtıma bu sürünüp geçen de kim..? demeye kalmadı
baktım, başını koltuk altıma dayamaya çalışan bir kedi
dokunmuyorum…o da tek başına bu parkta
kendi iç güdülerince her canlıdan şefkat bekliyor belli ki...
biraz ileride el ele tutuşmuş bir çift oturuyor
bana biraz abes gelse de, sarmaş dolaş olmaları
onlar hayatlarından oldukça memnun görünüyor…
güz kızılına boyanan güneş batmak üzere
evin yolunu tutmamın zamanı da geldi ya
hani belki gelirsin diye beklese miydim biraz daha....
gene o çınar ağacının gölgesinde, elimdeki umut değneğiyle
şekiller çiziyorum toprağa, her biri sen olup birden çoğalıyor
işte gelmişsin yanı başımdasın, beklediğime değdi diyorum içimden
nasıl fark etmemişim, elin de omzumdaymış meğer…
etraf birden aydınlanıyor ama gözlerim...?
gözlerime neler oluyor, kızgın yağ dökülmüş sanki
cayır cayır yanıyor ya, aslında gözlerim mi yanan
yoksa yüreğim mi? burasını ayırt edemiyorum inan...
peki ya boğazım, sanki idam sehpasındayım
urgan geçmiş gibi boğazıma, düğümler nefes almama engel
burnumun direğindeki sızı da neyin nesi...ürperiyorum...
oysa ben seni hiç özlemedim ki...
ben...seni... hiç... özlemedim...