Ayaz
Güneş batmak üzereydi
Posta henüz ulaşmışken köye
Daha yürünecek yol vardı ya
Her şey ne kadar keyifliydi
Sen olunca sonunda…
Alı alına, mor'u moruna karışmıştı karşı tepelerin
Bizimse sırtımızdaki en ağırıydı yüklenebileceklerimizin
Sözün kısası, kış günüydü o ormanı en son gördüğüm
Alevler yutmadan önce yeşilken nazlı salkım söğüdüm…
Mersin ağaçlarına yaslanıp fotoğraf çektirmiştik
Yarı bozuk çok eski bir makineyle hatıra kalsın diye
Hiç hesapta yoktu tükeneceğimiz birer birer mazide
Yerlerinde kararmış bir kaç dal parçası kalan çalıların bile...
Giderken ayak mı sürüdün be Baba
Yandı yok oldu bütün ağaçların, koskoca köy bile
Bir bilsen baba, bir anlatabilsem hasretimi
Hava ayaz mı ayaz, sensizlik donmaktan bin beter
Her babasız kalanı, ayaz böyle üşütür mü Baba...