Başlarında taşlarla, kabirde ki yatanlar
Gelen giden yolcuyla, hâl diliyle konuşur.
Münkir, Nekir isimli, sual soran melekler
Rabb'ini bilmeyene, el diliyle konuşur.
'Bizde gezer dururduk, herhâlde sizin gibi
Sizlerde gelirsiniz, elbette bizim gibi…”
Bu dünyaya benzemez, farklıdır orda yasa
Hiçbir fayda sağlamaz, ne evlat ne de kasa
Eğer îmanın yoksa, başlar en şedit tasa
Kabir öyle sıkar ki, çöl diliyle konuşur.
'Bizde gezer dururduk, herhâlde sizin gibi
Sizlerde gelirsiniz, elbette bizim gibi…”
Sevap&günah levhası, boyunlara asılır
Netice belli değil, o nedenle susulur
Ameli güzel olan, sanki bülbül kesilir
Kabri gülşen olanlar, kâl diliyle konuşur.
'Bizde gezer dururduk, herhâlde sizin gibi
Sizlerde gelirsiniz, elbette bizim gibi…”
'Oku” fermânı ile, kulları öğreten O
Hakk ve bâtıl ne varsa, yolları öğreten O
Kâinatta var olan, dilleri öğreten O
Tercümana gerek yok, gül diliyle konuşur.
'Bizde gezer dururduk, herhâlde sizin gibi
Sizlerde gelirsiniz, elbette bizim gibi…”
Elbet geri dönecek, yanlış attığın her ok
Korkarım ki günâhım, sevâbımdan daha çok
Mahkeme-i Kübra da, yalan, rüşvet, torpil yok
Âzâlar dile gelir, kul diliyle konuşur…
'Bizde gezer dururduk, herhâlde sizin gibi
Sizlerde gelirsiniz, elbette bizim gibi…”