Akıyor gönlüm güzel Mekke'ye
Doğduğun yer diye
Öpüyor rüzgâr Medine'nin taşını, toprağını
Ayakların değdi diye
Secdelerde alnını arıyor rüzgâr
Deven düldül nereye diz çöktü?
Uhut'ta esiyor mecnun gibi bir rüzgâr
Bedir'de esiyor
İki cihan güneşi
Efendim
Hasretinle yanmıştı Uhut
Dün yandığı gibi
Yolunu gözlüyor yine Bedir
Taşların, ağaçların düşü
Dile gelmek
Adını anmak...
Dün
Bila'lin vardı
Çağrının bülbülü
Ebubekr'in, Ömer'in, Osman'ın vardı
Alin vardı
İlim sarayının dört kapısı
Kapındaydı Ali
Kapındaydı Hamza
Hamza ki Allah'ın çekilmiş kılıcı...
Dün Uhut derdi ki:
-Askeriyle gelse Nebi...
Ah
Uhut ağlıyordu Hamza'yı görünce
Hamza kırık karanfil yerde
Geldin dün
Köleler sevindi
Güneş başka güneş gökte
Ay başka ay
Ayna gibi kırıldı işaretinle
O gün görünce o orduyu
Selama durdu Bedir
Kıyamete kadar küfre tokat Bedir
Hendek küfre hendek...
Dün Beytullah bekliyordu seni
Mekke, Mekke olalı
Hiç böyle gamlı olmadı
Ah Beytullah
Halin içler acısı...
Beytullah nur saçıyor dünyaya şimdi
İki cihan güneşi efendim
Evren kadar büyüktü ordun
Bulutlar şemsiyen olurdu
Örümcekler ağ örme ustası
Güvercinler gelirdi uçup
Kör etmek için küfrün gözünü
Vahiy gelmişti
Bir o gün mutluydu Hira
Hira hiç böyle sevinmedi
Oku diye çınladı toprak
Okumak için huzura koştu
Taş toprak
Ağaç yaprak...
Hira kaya gibi küfrün yolunda şimdi
Hira bir dağ gönül
Dağdır aşkı bilen gönül
Kavrulmuş taşları bile
Aşkın çölünde
Dağ gibi Ebubekir, Ömer, Osman, Ali
Bulutlar dağların başında taç
Güneşi ilk dağlar görür
Ay dağların avuçlarında çiçek
Pınarlar dağların gözyaşı
Ağaçlar göklere özlemleri
Dağlar azatlığın zirvesinde
Zikir akar ırmaklardan
Etrafında ağlar rüzgâr
Kuşları dayanıklı dağların
Kış onların pençesinde can verir
Selam onlara
En kaygan zamanda
Depremlerde
Gönüllerimizi sıkı tutan dağlarımız var
Sevgileri bizde dağ olanlar
Aşkın çölünde kum taneciği gibi gönlüm
*
İki cihan güneşi efendim
Yok oldu eneler birlikte
Denizler gibi camilerimiz var
Tarihler boyu
Sensin rahmetin solmayan gülü
Çağrımız gür
Bilallerimiz var
Karanlıkla kavgamız var
Yasirlerimiz var
Tarihler boyu
Sensin rahmetin susmayan bülbülü
Şu ezanlar ki susmayacak
Kulağımıza ezan okunmuş bizim
Bir sevda var içimizde
Ağaçların bahara sevdası gibi
Karanlığa kavgamız
Güneşin kavgası gibi
Kur'an ki Hakk'ın kitabı
Okuduk, öptük koyduk alnımıza
Ateş düşmüş içimize
*
İki cihan güneşi efendim
Ümmetin olduk
Şükür vacip bize
Ödenir mi hakkın
Kutsal davanın garip olduğu yerde
Şehit olsak Yasir gibi