Kırık suyun cama tutkusu kadar sarılmadınız gözlere
Yerçekimine değil uzaklığın sözlük anlamına yenildiniz
Cibinliğinize konan sinekleri yıldız bildiniz
Suskun seviştiniz radyo gecelerinde
Bu muydu gölge altında aşk
Size dokunan gitar teli ve kırmızısıydı şarabın
Kaprisliydiniz illa da gri
Çıplak bir komünist kadar
Şiirlerden uçup geceye yapışan yıldızları sinek bildiniz
Vardiyalı bir akşam telaşında seviştiniz
Bu muydu gölge altında aşk
Göndere çekilen vebaydı umutsuzluk
Erdem yağmalandı yığma mağaralarda
Erk etekleri öptünüz varoluşa dair
Üzerinize konan ütopyaları yorgan bildiniz
Zührevi ülkelerde genetik seviştiniz
Bu muydu gölge altında aşk
Çerçevesine dokunulmuştu zamanın
Kimine göre şeffaftı sonsuzluk
Kimince bilge bir uzgören
Şiirlerden uçup ruhunuza değen sinekleri tanrı bildiniz
Postmodern gizinde seviştiniz kara deliklerin
Bu muydu gölge altında aşk
Ne sevdalar konakladı usunuzda
Pek yalnızdınız ağaç ve siz
Gölge altında çiçek ve günce
Kırık su tutkusuyla elinize bir sis sarıldı
Şiirlerden uçup
Çadır inceliğinde gizeme dönüştü zevk
Mehtabı umursamadan
Göz aydınlığında seviştiniz
Tutkuyla koşan parmakların hızı kadar cüretsiz
Bu muydu gölge altında aşk
Zaman ve siz
Ten rengi şizofreninize tutsak
Ve o kadar şehvetliydi
Gölge, aşk ve sinekleriniz...