İnsan tırlatınca
Tat vermez tatlı
Anlam ifade etmez hiçbir şarkı
İnsan tırlatınca korkusuz olur
Dünyaya bile meydan okur.
İnsan tırlatınca olur uykusu firari
Elveda der kendine neşesi
Solar yüzü,kilo kaybeder bedeni.
İnsan tırlatınca
Kokteyl olur duyguları
Seçemez doğruyu,yanlışı.
Gözü bakar ama görmez pek kimseyi.
İnsan tırlatınca kulağı duyar ama
Meçhuldur nasıl duyduğu...
Günler geçer ama ızdırapla
Güneş doğar keşke! doğmaz olaydı sözüyle.
İnsan tırlatınca,kaçar kuytu köşelere.
Aman! ! kimse görmesin; tırlamış demesin diye
Girmez pek kalabalık yere.
Herkeste kültür yok ki...
Birçoğu bilmez ki...
Tırlatma gelip geçici
Aslında suç yok tırlatanda; suç onu tırlattıranda
Suç, onu tırlatan sebeplere zemin hazırlayanlarda.
İnsan tırlatınca
Çevreden birçoğu:
'Yok kardeşim bir şeyi; neyi eksik ki...
Yediği önünde yemediği arkasında
Kendinden aş,iş isteyen var mı ki...'gibi sözler yükselir semaya
Bazıları da sanki çok tırlamış gibi
Tırlattıysa gitsin Doktora
İçsin ilacı iyileşsin zamanla
Sonra da turp gibi dolaşsın meydanlarda
Yok kardeşim yok gerçek hiç de değil öyle.
Sen aldın götürdün grip olan çocuğunu Doktora
Doktor,en kral ilacı yazdı verdi sana
Bir de tehbihledi seni
'Aman ha! ! içir bunu güzelce çocuğuna.
Uçup gider gribi zamanla.
Ama baktın günler, aylar geçti
Hala en ufak bir düzelme yok çocukta.
Sonra bulursun kabahati ilaca
Ya da 'iyi teşhis koyamamış'dersin doktora.
Yok kardeşim yok
Kabahat ne Doktorda ne de ilaçta.
Kabahat çocuğunu soğuk geçiren pencerenin önünde yatıran sende.
Böyle olursa elbet geçmez grip
Geçmeyi bırak zamanla artar derecesi de.
Çok iyi bilinmeli ki insan tırlatınca
Tek faydalı ilaç; özgürlüğün sağlanması
En doğal hakların hak edene teslim edilmesi.
Ruhu zedeleyen,yüreği yaralayan şeylerin bulunup yok edilmesi.
İşte! o an hızla uçup gider
Yaşantıyı,duyguları derinden etkileyen tırlatma.
Ta ki özgürlüğe,en doğal haklara hasret kalıncaya
Yine baskının koynunda uyuyuncaya dek.
(Karabük)