Ormanlarla kaplı alacalı dağa vuran güneşin ilk ışıkları
Gözlerini kamaştırdı.oğuşturdu,oğuşturdu.
Yuvasından çevreyi izledi uzun uzun.
Her yer kuş sesiyle inliyordu.
Birden yüreğini tarifsiz bir sevinç kapladı,
Coşkusuna diyecek yoktu doğrusu.karnıda acıkmıştı.
Ürküyordu yiyecek aramaya,yıllarca önüne konulmuştu.
Çevresini kolaçan etmeye başladı yavaşça,aradı,taradı...
Gökyüzündeki atmaca gözüne ilişti,korkusuda bir hayli pekişti.
Mucize de bunun ardından hemen yetişti.
Aman Allahım,biraz uzakta duran bir cevizdi.
Açlığıda korkusuyla pek çelişti.
İkinci kez gözleri parladı.atmacaya baktı,kuşlara baktı,
Hatta uykusundaki gelinciği bile atlamadı.
O cevizi mutlaka alacak!!
Cevize gelince;
Önceki fırtınaların birinde uzağa savrulmuş.
Diğerleri kalmış,o!yinede savrulmuştu.
Tilkinin biri koklayıp bırakmış,
başka bir sincapsa kabuğu kıramamış vazgeçmişti.
Ceviz öylece kalakalmıştı yapayalnız.
Dönüş yoktu kararlıydı.
O cevizi mutlaka alacak!!
Birden fırlayarak koştu aşağı,aldı cevizi ağzına.
Atmaca bile yetişemedi onun hızına!
Tekrar kovuğundaydı cevizle birlikte.yaşasın!!
Bir hamle,olmadı.
İkinci hamle,buda olmadı.
Biraz durup düşündü,taşındı.
Bu ceviz başka ceviz diyerek.
Nihayet zarif ve akıllıca yapılan üçüncü hamle geldi.
Yaşasın!ceviz açıldı.sincap mutluydu,cevizde.
Onun tadını sincaptan iyi kim bilebilir bu devirde.