Memleketimi dolaşıyorum gah yürüyerek gah araçla
öğleden sonra bir vakit
kimi yerler bozkır,kimi, yeşil!
Yel değirmenleri her yerde.
Birer dev gibi sanki hepsi,feraceli.
Al yanaklı köylü fadik bacı gibi.
Ortadalar hepsi,bozkırda.
Rüzgar hepsini yalar. kimi döner,
kimide hala nazlı nazlı bekler,rüzgar yetmez
soruyorum,bunların burdalığı neden?
Neden demir ile sac?cevap yok.
Anama gösteriyorum değirmenleri,
bak ana!memleketi bunlar doyuruyor.
Elektiriğide bunlar verir,suyuda.
Hatta tarladaki başağı,bahçedeki ıspanağı,
sofrandaki kaşığı bunlarla doldurursun be ana.
Bazen yıldırım gibi düşünceler çakılır beynime ana!
Bu değirmenlerin tümü,alayı
ya rüzgarla dans edemez,
nazlı nazlı ufukta bir sağa bir sola dönemez
kaybolur ise ufuktaki bozkırda.
Köylü Mehmet bakınırsa hışımla!
El vermez ise ağabey Mehmet ağaya,
girmek lazım gelir artık mağaraya.
Vay o zaman halimize.
Değil tarladaki başak ve de ıspanak,
zindan olur bizede,
bu dünyada aldanarak yaşamak.