Ne zormuş annelik duygusu;
Artık bende öğrendim anne!
Hani babamı kaybettiğimiz o gece var ya!
Hani dünyanın başımıza yıkıldığı an...
Ben babamın acısıyla yanıp tutuşurken
Senin bir yanının göçtüğünü,
Şimdi daha iyi anlıyorum anne!
Sen; kökü toprağından oynamış
Dik durmaya çalışan bir ağaç,
Ben; kanadı kırılmış olsa da dalına sımsıkı tutunmuş
Bir garip kuş gibiydim anne!
Belki seninle kendimi bu kadar yakın hissetmemiştim.
Her akşam yolumu gözlüyor ve
Gözlerimin içine uzun uzun bakıyordun.
Bir gün hiç unutmam...
Aniden hastalanıp eve kendimi zor atmıştım,
Ateşler içinde baygın yatıyordum.
Yavaş yavaş zor adımlarla yanıma gelip
Yatağımın ucuna ilişip başlamıştın ağlamaya...
Oysa sen duygularını hep içine gizlerdin.
O an var ya, neler düşündüm anne!
Sen bakıma muhtaç ayakta zor dursan da
Zor anımda arkamda hissettiğim bir güçtün.
Bir sevgi gücüydün....
Sen gittikten sonra bu yuva ıssız ve bomboş kaldı.
Bir daha yuvaya dönmedi
Dalından düşmüş sevgi kuşları...
O günlerde kendimi o kadar güçsüz hissediyordumki;
Bir türlü sabah olmak bilmeyen ıssız gecelerde babamın acısı
İçimi acıtıyor bir türlü huzur bulamıyordum.
Bir taraftan da bir nebze olsun yüzünün gülmesini istiyordum,
Çünkü babamdan sonra dört elle bana tutunmuştun.
Ne yazik ki, dört elle tutunmaya çalıştığın bu evladın,
Seni taşıyamadı anne!
Çaresiz teslim oldu kaderin ve yalan dünyanın cilvesine.
Oysa dünyada anneden değerli ne olabilirdi?
Bunları yazarken bile boğazım düğüm düğüm oluyor,
Ellerim titriyor, ama ne çare?
Ne çare ki artık her şey için çok geç.
Ayrılık bir kere girmişti aramıza...
Oysa ne kadar yakınlaşmıştık seninle anne!
Otoriter ve mahcup kişiliğinin altındaki o yüreğin,
Ana yüreğinin sıcaklığını hissediyordum.
'Annem gitmemeli! ' diyordum.
Biliyorum, sende gitmek istemiyordun,
Ama ikimizin de yapacak hiçbir şeyi yoktu.
Elimiz kolumuz bağlandı, kalakaldık öylece.
O gidişini var ya o gidişini hiç unutamıyorum anne...
Yüreğime kocaman bir kaya gelip oturmuştu,
Güçlükle çıkıyordu sözler ağzımdan.
Vedalaşma anı gelmişti.
Gözlerine baktığımda,
Gitmek istemediğin o şehrin ürkütücü yüzünü görüyordum.
Ve işte gelmeyesi zaman 'ayrılık vakti! '…
Rabbime yalvarıyordum,
İyi haberler duymak istiyordum.
İçimi yakan acıdan bir nebze kurtulmak istiyordum.
Oysa sen sıla özlemiyle kor ateşlerde kavruluyordun.
Yüreğindeki hasret çığlığını duyurmak istiyordun
Oralar senin yerin değildi acılar içinde feryat ediyordun
Ama duyan yoktu.
Ben seni geri getirecektim anne!
Sanıyordum annem beni bekler,
Ecelin benden önce geleceğini bilemedim.
Bilemedim annem, bilemedim! ..
En son sesini duyuşum anneler günüydü
Ve ağlıyordun.
Güçlükle çıkıyordu sesin
'Hani ne zaman geleceksin? ' diyordun.
Şimdi defalarca soruyorum kendime
'Neden annenin dileğini son kez yerine getirmedin?
Annenden değerli bu dünyada başka ne olabilir? '
Bu pişmanlık beni bir ömür yaksa bile ne çare! ...
Ne çare ki artık giden geri gelmiyor.
Çok özlediğin, özlemini çektiğin yere gelmiştin ama,
Dünya gözüyle görmek istediğin yuvanda
Cansız bedenin hareketsiz öylece yatıyordu.
Yüzünde buruk bir hüzünle
Ah garip anam sıla hasretiyle çekip gittin
Ebedi yolculuğuna! ..
Tarih 15.05.2005
Bu yuva ıssız ve sessizliğe gömüldü
Sen gittikten sonra.
Bir daha yuvaya dönmedi
Dalından düşmüş sevgi kuşları