Bırakılmıştı yâr-canan silsilesi bu limanda
Ağlıyorlardı analar-bacılar elamanda
Toprak suyu özlemezdi artık boşalttığı gözyaşıyla
İlerlediler çocuklar bilemedikleri yaşıyla
Gözler kapandı üzüntü şerefesinde
Zifiri geceler elbisesizlik arifesinde
Cepheden cepheye koşanlar bu milletin ecdadı
Çocuklar öksüz-yetim kaldı, bulunamadı bir dadı
Hepsinde ortak bir arzu vardı ki kurtulmak
Çevresi örülmemiş duvarlarda bahçe bulmak
Atılmıştı ayaklar altına değer bekleyen şifa tâcı
Ezilenler arasında en çok vardı ihtiyar acı
Çaresizliğin yamacında taptaze bir secde
Serap bakışlarda dönüp duranlar inmişti vecde
Süzülmüyordu can yurdu,damarlarda yaprak
Kan misafir olamadı şehadete,serdi toprak
Pusulada kaybolan güneş erken batıyordu
Sabahın nazlı mehtabı peşkeş satıyordu
Terazi kambur yükünde,şaşmış bir denge
Kasvet enkazında zor ulaşılırdı parlak renge
İnanç ne fazilet şırıngasıydı ki muazzam kriter
Kucağa kucak dayanırsa ağlamalar biter
Böyle inanmıştı halkım,haklıydı ama içi derbeder
İçten sarsılmamıştı,biliyordu bu karabulut elbet gider
Zafer musluklarına uzatılan her bir avuç
Yeryüzü imzasıydı,tarihten gelen eşsiz burç
Yaşadığımız liman,yaşattıklarıyla şahit
Vazgeçemeyiz bu ruhtan,en güçlü ahit.