Bir bedene duyulan aşkla, bir ruha, bir aşka.
Ona ya da buna duyulan saygıyla, şuna ya da öbürüne,
örgütlenmemiş bir iyiliğe.
Kimseye karşı gösterilmeyecek bir aldırışsızlıkla.
Alaycı bir sonsuzluğa karşı alaycı bir kıskançlıkla,
kendisinde bulunan şeye ve bozulmaz bir maddeye karşı.
O ezici genel aptallığa karşı bir nefretle, devlete ve kanunlara,
aileye ve kiliseye, yalana ve dehşete. Çaptan düşürmek için
o sahte masumiyeti, o güzel dış görünümü harap etmek için,
kendi kirini görmeye zorlamak için temizliği
ve çılgınlığını anlamaya zorlamak için düşünceyi,
mezarları beyazlatmak için, silmek için kitapları.
Akantüs yapraklarının çürüyen yığınlarında düşecek ruhlar
gerçekliğin şiddetine ve zamanı geldiğinde bir zaman
bedenler yanacak aşkın ateşiyle.
O zaman geldiğinde birbirimizin hayatını yaşayacak gücümüz
ve kendi hayatımızı yaşayacak hakkımız olacak.