Acının en vahimi toprağını bırakmak
Yaşamayan anlamaz zorlu göç tufanını
Şaşkınlık çamurunda belirsizliğe akmak
Sırtındaki sancıyla, o bozgun hazanını
Tatmayanlar bilemez, o vurgun yangınını..
Susar köyünde yaşam, susar derenin sesi
Okulun sesi susar, yiter yaşam neşesi
Yılgın bir karanlıktır çöken dağların sisi
Göremezsin ufukta sana doğan güneşi
Eller bile dilemez, o vurgun yangınını.
Toprakla bütünleşmek, emeğinin akarı
Diktiğin bağ bahçeler, ekinlerinin kârı
Atalarından kalan tortuların gül harı
Değişim yaşandıkça eritmekte efkârı
Kayıplar ırgalamaz, o vurgun yangınını.
Göçün hüzzamlı yanı, sersefil aç karınlar
Solgun yüzler yaşlılar, çocuklar ve kadınlar
Denklerin yorgunluğu, güvencesiz yarınlar
Ölüm değil ayrılık türküsünü yorumlar
Dirençlik de önlemez, o vurgun yangınını.
Savaşlar ve etkenler, heder eder eyyamı
Geri getiren olmaz geçmişteki yaşamı
Gizliden umut döşer her günün her akşamı
Özlem ateşleriyle büyür göçerlik gamı
Zaman bile silemez, o vurgun yangınını.