Dalları savururcasına bir rüzgâr esti
Solgun bir gül veda etti yaprağa
Acıları, kırgınlıkları susturdu zaman
Kapkara bir bulut öfkesini bıraktı toprağa
Söz sukutu giyindi, yaşam özde manayı kesti
İki ucu bileli hançer dinlemedi aman
Çarmıha gerilircesine sabahlar, uyanışlar
Dar vakitlerin zulmünden bir şair göçtü
Bir kalem o ilâhi takdire boyun eğdi
Dizelere ses veren ahenk yiterek uçtu
Bir kalp durdu yalnızlığını emanet ederek
Sonrasızlığı haykırdı acı acı duvarlar
Ardında kitaplaşan, kitaplaşmayan
Sayfalarca bir yığın mısra kaldı geriye
Umut sandıklarına sığmayan şiirleriyle
Dar vakitlerin zulmünden bir şair göçtü
Evlatlarının yürekleri paramparça, yaslı
İyilik meleği Gülay Hanım, suskun telaşlı
Kedisi Eda şaşkın, olanları hissetmiş gibi
Kıbrıs fesleğeni ağladı saksısında
Menekşesi Afrikadan su istedi
Atatürk Çiçeği edebi bir yüreğe sığındı
Sardunyaları komşuların emanetinde
Kitapları şiir severlerin denetiminde
Sevenlerinin, dostlarının gözleri önünde
Dar vakitlerin zulmünden bir şair göçtü