Bir bocalaması vardı, toprağı değiştirilen gülün
Tomurlarında kırağı izleri, alın buğulanmış hali
Yeniden alevlenecek miydi uykularda büyük rüyalar
Yeniden gönül sepeti ağırlaşacak mıydı hülyalarda.
Epey olmuştu sevda kuşlarının kırık kanatları bağlayalı
Sandıktan çıkıp sevgiler arasında savrulan tülün
Sevda penceresi öyle açıktı ki poyraz rüzgârlarına
Kuranderde kalınmışlık aklın ucundan bile geçmezdi.
Gül açmalarının bir yanı sağlam emin bağlarda
Diken kanamalaırnın öte yanı ipek çözgülerde
Toprak susuz ve çorak kalmaya görsün bir kere
Yeşiline bahar ağır gelir, alına da mevsim...
Gel-git vuruşlarıyla ayrık otu salar günler geceler.
Çatlamışlığına inat, en yakıcı cemre düşse de yere
Alını yitiren umu tomurlarına benzer düşünceler.
Uzun bir yolculuğun mutluluk arayışı emekte
Aşkın kocamanlaşan. derinleşen ağırlığı yürekte
Gönülde sevda oyası, yedi rengiyle ahenkte
Yenilenen öz güven yenilenen kimlikte
Kemikleşmiş alışkanlıklar sarım sarım denkte
Zamanın yorganını sarmakta çiçekli mevresim..
Nerde o hurma dalı desenli el yapımı yorganım?