gecikmiş bir tren
değildi belki
beni tekdüze dünyana getiren
gündelikçi de değildim belki
darlandığında nefes veren
ateşböceği bile olamadım
karanlıklarında yanıp sönen
neydim ki ben
yoktum ki zaten
nasıl varlık olurdum yokluğuna
iki hiçten bir hep
iki yoktan bir var
ters değil miydi bildik doğrulara
ilmeğin boynundaydı
silahım şakağımda
yarınlara borçlanıyorduk her solukta
bir an
bir gün
bir şans daha
bakışmadan dokunduk
konuşmadan anlattık sayfalarca
oysa ne kadar açtık
sessizliğimizi bozacak
gözlerimizi yerden kaldıracak
iki kişilik yalnızlığa
başaramadık
dokunduk
sustuk
savrulduk
yine
yeniden
tutunamadık