hep uzakta sanırdım ölümü
bizden çok uzakta...
komşunun eşiğinde
bir ülkenin beşiğinde
bazen bir adımla sıyırdığım
bomba gürültüsünde olsa da...
elinde orağını görmesem de
soluğunu hissettim kaç kere
hani babama refakatte
hemen her gece
koridorda çınlayan ağıt sesinde...
sonra süreyyapaşa'da
karşı yatağımda
astım krizinde çırpınan bir çift kadın gözünde...
defalarca gördümse de
hep uzak bildim işte
öyle de kalacaktı
sen gitmedikçe…
emindim anne
henüz küçücük ellerimi açmışken
öyle anlaşmıştık yukardakiyle
sen terk edemeyecektin bir daha
bendeydi sıra...
gittin ya
hemen o gün kopardım
aramızdaki pamuk ipliğini onunla
...
kızıyorum bazen sana
sıcaklığına...
gittin gideli
sığamıyorum hiçbir kucağa
laf aramızda
acı bir tebessümle bakıyorum
anne eli sıcakken
dokunabilmek tercihken
yalnızlıktan dem vuranlara...
ben sen gibi değilim torununa
kimse koşulsuz sevmiyormuş zira
kimbilir belki haksızlık
ona
bana
ama ne bileyim
ben gibi canı yanmasın diyorum
geldiğimde yanına...
hani& iğnesi kendine dönük
akrep gibisin derdin bana
üzerime titrerdin korkuyla…
gidişinle tutuşturduğun
bu hayat çemberinin ortasında
dört dönüyorum umutsuzca
iğnem yürek hizamda
dokunacağım
vazgeçtiğim anda