kıyıdayım
ilerde
derin mavilerde
görüyorum açık ufku
ama burası gri ve puslu
ahh bu sığlar
sivri çakıllar
geçmiş kırıklar
ve kabuklarla dolu
üç adım atabilsem
kendimi sulara bir bırakabilsem
sonra
sonrasından bana ne
akıntı nereye götürürse
denedim kaçtır
daha ilk adımda
geri kaçıyorum çığlık çığlığa
her yanım çizik yara
soyunmuştum oysa herşeyi
geçmişi
öğretilmişi
tek gözüm çıkışta kalmasın diye
yıkmıştım köprüleri
dönüş de yok artık geri
ne yapmalı ki
şimdi böyle umutsuzca
otururken kıyıda
çocukluğum düşüyor aklıma
bizim arka sokaktaki
makedon emine abla
şerrimden korumak için erikleri
dikenli telle çevirmişti bahçeyi
yine de ne yapar eder
sırtımda çiziklerle yerdim o erikleri
bir kaç oklava yemedim değil hani
oysa hasan amcanın bahçesi
çocuklara serbestti
ama nedense aynı değildi lezzeti
haydaa erikler nereden çıktı şimdi
mevzu bu değildi ki
bir şey yapmalı diyordum
bir şey yapmalı
ve bu sığları aşmalı
ama ne
üç gulhü bi elham
derdi anam
şimdi işe yarar mı ki
koca bir dalga çıkıp
beni kucağına alır mı ki
sanmam
öyle olsaydı
mutsuz ölmezdi anam
amaan çaresizlik işte
saçmalatıyor böyle
ahh ne vardı hemen soyunacak
tüm birikimleri
tedarikleri
tek tek yakacak
üstüne üstlük
bir de köprüleri atacak
off off yok
hiç yolu yok
güneşi böyle uzaktan seyrederek
maviyi özleyerek
bu gri kıyının ayazında
öleceğim titreyerek