sene doksan
ya da üç fazla bir noksan
ama & nisandı aylardan
hatırla
güneş & nasıl kayarak düşmüştü
avuçlarından
düşmüştün
yanık ellerin yer ile yeksan...
nasıl da birden büyütmüştü
seni yıllarca çocuk bırakan zaman
kimsesiz bir akşamüstüydü
gözlerinde ıssız yağmur iklimi
akşamüstü
pera
ve sen
sırılsıklamdınız kederden
....
sonraları ne vakit düşsen
sokak kedileri beslenirdi düşlerinden
ıslak ve aç kediler...
gülüşler çalardın tinercilerden
zemheriye inat gülüşler...
koca& pera geçerdi ciğerinden
yüklü bulutlar gözlerinden
pera
yağmur
ve sen
omuzları düşük bir yalnızlıktı resmedilen
...
düşüyordun mütemadiyen
kendinden
ve en kuytunda sakladığın
çocuk kalır sandığın
benden
kandırma artık kendini
büyüdüm ben de
kaldır başını
bak gözlerine
büyüdük işte
eksilecek kadar hem de
...
dokunma artık kimseye
umudun ayazında yüreğinle…
her seferinde
yeniden kanıyor ellerim
anla işte
güneşi olmayan sabahlar yalan
…
bak yine nisan
tut ki başa sarıldı zaman
güne gücün yetmese de
tut geceyi
yıldızlara uzan
bekle ve inan
bir yerlerde
bir biçimde
yine doğacaktır güneş
terli avuçlarımızdan