'düşünüyorum & o halde varım'
düşünüyorum
beynimdeki asırlık çınarları
kökünden söküp atarak
açılan yaralara
tuz döküp acıtarak...
yürüyorum
sövüp uğultulara
el yordamı
yalpalayarak...
-sesimi
kendimi
sizi arıyorum
hiçliğin ıssızlığında
varlığı sorgulayarak...-
(acep var olabilir mi insan
kendi cümlesini kurmadan)
'acı çekiyorum & o halde yaşıyorum'
her düşünce bir düşe gebe
umutlar doğurur kendince
bu umutlardır& gerçeğe yürürken
takılıp düştüğün engebe
-acının ta kendisidir gerçek
eğer& gözlerin yüreğindeyse-
işte ben böylesi bir körlük içinde
aslımı arıyorum
uyduruk suretimi kazıyarak...
susuyorum & o halde ölüyorum
ola ki bir gün
yenilmekten yorulup
uğultuya uyarsam
yanılıp
ritmimi düzene uydurursam
düzülmeyi de hayatın gerçeği sayarak
savaşlara film edasıyla bakıp
yok sayıp
yastığıma huzurla baş koyarsam
çimdikleyin ben'i
ruhum terk etmiş olabilir cüssemi