Bu sabah salkım söğütler sallanacak yine ölüler üstünde
çırpınacak öylece uzak kıyılarda
esecek ses veren yüreğinin üstünden doğru rüzgârı
geçenlerde anlatmıştır bozkırın acımasızlığı
insanoğlunun suçlu yürüyüşünü kutsal dağa
hani canım hatırlasana, şimdi oturduğun yerde eskiden
bir tahtın bulunduğunu
ışıklı bir kapıdan
kanatlanmış ayaklarınla
geçmiştik birlikte
gelirler
öperler seni, yağmur saçlı sicim saçlı ruhlar
tanıdık onlar, geçen gün aynı ağaçların arasından
geçmiştiniz
yollarınız ayrıydı ama herşey kızılrengi, duman, yeşil
kırık bir horoskop'tan
yitirilmiş denizler aşkına
böyle olabilirdi ancak
iniltiler hummalar yağmurlar
besleyici asitler
kedi gözleri aydan düşen ay parçaları
suskunluklar dağı ovanın kitapsı yıldızları
hepsi teninde tutuştu, gövdeni sakladığın yerde tutuştu.