Yazın bir ömre bedel kışın hırçın rüzgarların
Limanda kayaları kızgın döver dalgaların
Yedi tepen sırt sırta yeşil renkle kucaklaşır
Orta yerde bir deren kömür izlerini taşır.
Düz yerini arama seyri kolay yükseklerin
Bir tarafta denizin temmuzunda bile serin
Başı hep dumanlıdır çamlı kayın ormanların
Evler saklı içinde kıvrım,kıvrım sokakların
Fener yolunda zaman aşka yelken açanların
İlk buseyi çalıp da gören gözden kaçanların
Bir çayını içmeyen acep var mı Emirganda
Lüks otele dönüşmüş eski hali kalmasa da
Kozlu Kilimli Devrek sana bağlı göbekleri
Filyosta antik şehrin yağmalanır geceleri
Çatalağzında termik küle küllerini ekler
Kokaksuda meydanın uçak kanadını bekler
Madenci anıtında ne çok fazla şehitlerin
Almışsın babaları öksüz kalmış bebeklerin
Kara elmasın için ocak bacaların tüter
Kapanmazsa ocaklar rızkın çalışana yeter.
Senden kopmaya hazır dillere destan Ereğli
Alaplı geri kalmaz O da Onun ince beli
Çaycumanın yoğurdu türkülere konu olmuş
Gökçebeyde Herkime ağaç evlerine konmuş.
Bartın gitti elinden Amasran da ona kaldı
Karabükte giderken Safranbolunu da aldı.
Kurucaşile Ulus bir, bir seni terk ettiler
Eflaniyle beraber büyüdükçe küçülttüler.