Bir..iki..üç..dört..beş…
Gökyüzüne diktim gözümü tek tek yıldızları sayıyorum.
Kayarsa belki ardı ardına, dilekler sıralıyorum.
Hani çok eskiden, çocukken,
Akdeniz'in tuzlu kumunda sırtımız,
Başımızda meltem esinti,
Gitar sesinden sarhoşluğa uzanırdık yakamozları izlerken.
Bir..iki..üç..dört..beş..
Yıldız sayardık tek tek geleceğimizin ne olacağını bilmeden.
Göz yaşı yoktu o günlerde daha,
Aşk acıtmamıştı kimimizi,
Acıtsa da şimdiki gibi çizik değildi içimiz.
Anlıyorum ki büyümek sadece tenine çizik katmakmış.
Nerde şimdi güvenle yasladığımız sırtımızdaki kum tanesi,
Çoktan bıraktı bizi, karıştı denize.
Deniz çoktan unuttu sarhoş gecelerimizi.
Şimdi başka bir şehirde büyüdüğüm yerleri arıyorum..
Dost omuzlara yasladığım başımı vurdum,
Yarama merhem olmaya çalışıyorum.
Kendime fazlayım günlerdir,
Hayatıma işleyen ince bir sızı aşk üstelik,
Sevdiğim adamın çaresizliğine yanıyorum,
İçimdeki yangın yetmezmiş gibi.
Altı..yedi..sekiz..dokuz..on..
Hep başa dönüyorum yıldızları karıştırıp,
Dileğimi duysun diye değil tanrı bu sefer,
Sadece uyku arıyorum.
Kaysın yıldızlar düşsün üstüme yorgan yaptığım gökyüzünden,
Yar diye saklarım seni rüya arası yastık altıma,
Ruhuma kaçarsın belki sonra,
Yeni baştan başlarım gözümde parlayan bir yıldızla hayata.
Bir..iki..üç..
Gerisi uykuda saymak için bende kalsın..
Sen uykudan önce son dileğim ol kayan yıldızımda,
Hoşça kal sevgilim,
Buraya kadarsın..
Anımsarım belki bir gün yıldız kaydığında..