Neydi yürek sızısı dedikleri? Ben hiç bilemedim. Yada çok iyi bildiğimden, duvarlar vardı görmedi ötekiler. Sızladı içim. Günlerce sızıyla baş etmeyi denedim. Olmadı, sızının kendisi oldum. Öğrendiğim yerde bekleyen şey, yine yaşamayı öğrenmek oldu sızlayan yanımla. Ve yine en başa döndüm. Hani eskilerin dediği gibi acıya acı katmak misali, gülümsememe sızıdan kalma çizgileri ekledim. Yine de görmedi bazı göz, duygusuz saydı. Bazısı fazla gördü acımasız yaptı. Oysa hepsi duyguydu içimden çıkan.
Yürek bir zaman baktım ki sessizce sızdırıyor içindekileri, dayanamamış. Bazı gün göz yaşı, bazı gün açık bir yaranın kanaması. Neyle ölçülüyor sevdanın miktarı. Dil yetmiyor mu kelimeye büründüğünde. Yada baktığın yerde delmiyor mu göz yüreği? Her neyse, ben en çok sızılarımla ölçtüm sevdalarımı. Sandım ki içim sızlamadan olmaz. Aşk yaradan bağımsız yaşanmaz.
Sen geldin, tüm doğrularımı alt üst ettin. Çünkü biraz ben gibiydin. En çok o sızlayan yerlerin acıtıyordu sana dokunan tenleri ama sen acımıyordun. Görmüyordu başkaları, bu yüzden bildiğim şey sadece duvarların oldu ilk günlerde. Biraz ben gibi. Sevdalı bakmaya can atan bir yürek varken içinde sızılar kapatıyordu. İşte o gün yüreğin yüreğime değdiğinde aktı içinden bir şeyler içime. Senin yazgım olduğunu o gün anladım. Ve ben seni en çok sızılarını anlayabildiğim için sevdim. Yaşamı başa sardığım yerde senle yürümeyi seçtim. Bilirim sızlar için ve benim içimden geçer izin. Sızlarım, aşkı senle temize çekmeye korkmam. Tek bildiğim zaman. Anladığım kadar yakınsam, bilirim anlaşıldığını görmektir seni aşkta tutan.
Şimdi biliyorum sevdamın miktarını ölçmeyi...