Anlamsız sokakları şehrin sen yoksan hayatımda.
Baktığım vitrinin camı, içtiğim kahvenin tadı, yürüdüğüm yolların adı yok.
Sukut görünüyor dışardan belki, ağlamaklı içim yokluğunda.
Güneşin parıldayan haline, akşam üstünün seyrine dalsam da sensin zihnimde.
Öyle yer etmişsin, öyle işlemişsin ki benliğime yokum ben sensizliğimde.
Bu şehir, semtleriyle bize dair günleri anımsatıyor her seferinde.
Her yerde bir şey var anılarda kalan, yad edilen buğulu gözlerle.
Kaçmalı mı geride bırakıp yaşanmışlıkları yürekten?
İstanbul'a haksızlık etmek istemesem senin adını veririm yeniden.
Sen sanki güçlü bir geçmiş dönem padişahı saltanat süren.
Her yeni günde şehri İstanbul'la beraber gönlümü fetheden.
Belki de savaş meydanlarının kahramanı boğaç han mı desem.
Anlamsızlığa dahil olmaya çalışıyorum şimdi sokaklarda.
Sadece sen varsın diye o anlamsızlıkta.
Sohbet arası duraklamalara sokuyorum seni,
Paylaşımlarımı sana dair yapıyorum konuşmalarda.
Gün batımına eşlik ettiğim deniz kenarında şarabımı sana adıyorum.
Halen sevdiğin şeylere bakıyorum, elimde değil almadan yapamıyorum.
Unuttuğum oluyor karmaşasına kapıldığımda şehrin,
Bastırılan senler olur olmadık yerde dışarı taşıyor.
İsyana bırakıyorum dilimi sonra, gitsem diyorum.
Tüm şehirleri gezsem veya dünyanın en ücra köşesini seçsem,
Benimle varsın anlam vermeye hazır, nafile gitmeler.
İyisimi kal sende benle her saniyesinde yaşamın.
Gölgem misali yanıma iliş, eşlik et bana gülümsememde.
Mucizemsin benim,
Kim bilir belki karşıma çıkarsın bir sokak arası köşeyi döndüğümde.