'Kar topunu büyütmek istemiyorum, hazır değilim ben, yoğunlaşan duygulardan sonra ya üç gün aramazsam, ya başkalarına gidersem, üzülürsün sen.' Bir yürek düşünün ki dile dökerken sözleri gözleri yok sayıyor. Sözlerin satır aralarındaki manaları bastırıyor. Öyle sağlam duvarlarla duruyor ki sevgilin karşısında canı yanıyor, canı yandıkça daha çok saldırıyor. Kırdığını sanıyor da en çok kendi yanıyor. Kendi savruluyor farkında olmadığı duygusal değişimlerden geçerken. Nasıl tutabilir insan yüreğinden geçenleri, nasıl durdurulur ten çekerken teni. Gitmesine nasıl seyirci kalır ağlarken içindeki çocuk, sevgili hazırken her taşın altına elini koymaya. Kolay mı yok saymak yaşananları, kaybetmeye yakın, dayanmışken bıçak kemiğe batmaz mı her şey yüreğine? Bilinmez ki aşka dair yollarda neler beklediği. Bazen çığ olur kalır bazen küçük bir damlayla dağıtır. Süreçtir aşk, içine farkında olmadan girdiğin çoğu kez. Sorgulamalarınla dengelediğin, emin olduğun düşlerin düşüncelerle pekiştiği ve sana dair bir şey var bende dediğin bir süreç. Eler yalan yaşantıları, zorlar çoğu kez ama seçim gerektirir. Tekliktir önce, sonrasında içinden geçen yollar bize gider ve aslında teki korumaktan uzaklaşmadığın bir süreçte sevdalanırsın işte orda, bildiğin şekliyle. Korkular var belki. Sunulan güveni yok saymadan korkuları sal istersen üzerime ve izle. Nasıl baş ederim gör. Kal diyemedin ya canım, sessizliğime içine akan yaşlarla katıldın ya, savunmaya çalıştıkların biraz daha aşka çekti seni. Görsem de gözlerini neye yarar tutunamadığımız sevgiler şimdi. Tutamadığın yüreğim sıkı sarılsa da sana dönüp arkasını gitti. Gidemedi. Kalamadı da. Her şeydin hiçbir şeyden geçiyoruz hala. Hiçbir şeydin her şeye yakın durdun ama kaçak. Konuşmaya çalıştığın eksik gedik cümlelerden bana kalan ne var? Yerli yerinde, durağan yada durgun suyu bulandırmış olmamın kızgınlığı mı yaşadığın. Üzgünüm derken, kırmak değil niyetim derken ben, konuşamayışın ve boğazına takılan düğüm neden? Aynı gecede ayrı uykuya yatmak seni zorlamaz mı? Canım, sahip olduklarım yeter yalnız yürüyeceğim yollarda, bir süre sonra duraklarım eşlik edersin belki bana. Etme çözemezsen karmaşanı ama. Etme içinden geçeni gözlerime söylemezsen. Söyleyemezsen bu sefer anlayamam belki. Anlayamazsam çok sevsem de kalamam belki. Korkarım o zaman sensizlikten. Kartopu büyür mü? Sen hazır olmayışınla uğraşırken zaten çoktan büyüdü. Aslında baştan beri büyüktü. Bıraksan yüreğini yüreğime, bıraksan yoğunlaşan hislerine, denesen elini sadece bana vermeyi keşke. Bırakmam. Söz dedim. Söz ver dedin. Verdim canım. İlkgözağrımsın ya. Gitmem. Gidemem. Seni seviyorum derken sözümden dönmem. Üzülmem ben, vicdanını önce hastalıklı sevdalardan kurtar, yeter ki üzülme sen. Bayram ya bugün, dargınlık olmaz kızmadım ben. Özledim desem mi demesem mi ikilemindeyim sadece. Özledim oysa. Senin için karışık hislerim yanıltmaz bilirim. Karış biraz. Tutamadığın ve seyirici kaldığın o anımızı düşün tekrar. Acıdım. Acıtmadın ama. Hoşça kal demek zorladı. İki damla yaş daha aktı gözlerimden, öptüğün yerde tuzlu gözyaşım vardı. Doğru davranmanın verdiği huzurdu içimdeki dengeyi tutan. Oysa elinden oyuncağı alnınmış küçük bir kız çocuğuydum güçlü durmaya çalışırken. Şimdi yalnızlığımda varsın. Sana ait içimde kalanları yazıya döküyorum gecenin ortasında. Özlemim büyüyor, aynı his belki sende de. Uykuma geçerken ettiğim dualarım önce varlığına şükranla başlıyor. Sonra senden, benden geçiyor. Dilesem mi bir dilek geceye bayram diye. Duyar sesimi bilirim tanrı gök kubbede. Seçmek zor. Biliyor zaten neler geçtiğini içimden. Dilimde ve yüreğimde adınla, her yaşantıyı kabul ettiğim bir uykuya gidiyorum. Bugün tek bildiğim seni çok sevdiğim, dilerim yarın yüreğimde sevdanla aynı sevgide, verdiğim sözde kalacağım. Ve sen, en tatlı gecelerde benle kal canım..