Eskiden kalma bir melodiyle dalar ya bazen gözlerin yalnızlığa, işte öyleyim.
İlk aşık olduğum güne gitti yüreğim.
Ilık rüzgar, sıcak kumsal ve dalgaların sesi geldi aklıma.
Seni ilk tanıdığım yerde çocukluğum var benim.
Şimdi ilk gençliğimin üstüne kurdum aşka dair tüm senaryolarımı.
Öğrendiğim her yeni acı senden kalanları anımsattı yıllarca.
Kaybettim seni sonra.
Kimdin sen?
Yıllar geçti ve eskitti galiba.
Farklı tanışıklıklar, her seferde yaşanacak ve öğrenecek bir şey var dememe neden oldu.
Yaşadım, öğrendim!
Acıya yakın, aşka dair birikimlerle düşe kalka yürüdüm, büyüdüm.
Şimdi geçtiğim yollara bakıyorum da; baştan beri aynı.
Sadece mevsimler değişmiş.
Yine tutkuluyum aslında.
Yine yüreğim çırılçıplak duygular karşısında.
Ve yine yaralanmaya hazır, eğer yaralayan değiyorsa.
Hislerim aynı.
Emin olmak adına denemeler var belki.
Farklı olan; biraz daha korkuya yakın olmam.
Çünkü;
Gidenlerin ardından kalamıyorum artık,
Uzun oluyor yeniden yapılanmak.
Ya da giden olmak,
Zor geliyor vicdanı bastırıp üzgünüm demeye çalışmak.
Şimdilerde ne olduğunu bilmediğim hisler var sol yanımda;
Karışığım!
Bir yanım isterken bir yanım karşı koymada.
Alışkanlıkların farkındayım yalnızca.
Doğru zamanı bekliyor çocuk yüreğim.
Duygusal tarafımı çıkartacak bir çaba belki de.
Beklemeye aldım; suskunum.
Yalnızlığımı öğreniyorum galiba.
Savaşım kendimle, aşka karşı dursun diye.
Öyle sağlam örülmüş ki duvarlar yıllarla,
Hakkı var suskunluğa.
Ve güç eğer aşksa;
Yıkılır duvarlar karşısında..