Saat dokuz kırk beş. Akşamın ortası. Ezan okunuyor. Mevsim yaz ya ondan aydınlık sayılır daha ortalık. Gece kıyafetini giymedi gökyüzü henüz. Sersemletici bir günün sonunda evimdeyim. Aklımdan senler, benler, yaşanmış bir sürü detay geçiyor. Dün geceyi uykusuz ama sabaha karşı huzurlu bir dalmayla tamamlayınca gözlerimin acısı zorladı biraz. Ama bak sonunda günü bitirmeye yakınım.
Elimde eriklerim tabak dolusu. Katur kutur yemeye çalışırken gülümsetiyor sesi. Birazdan arkadaşımın nazik davetini kabul ederek yemeğe gideceğim. Ondan bastırsın diye midemi eriklere sığındım. Aslında esas istediğim yalnızlığımdan oluşturduğum kafesimde seninle olmak. Seni düşünmek. Yazdıklarını tekrar tekrar okumak, gülümsemek, ağlamak vesaire vesaire işte.
Çokça zaman oldu mektuplar yazmayalı sana. Kitabımın keyfini sürerken senle konuşmalarımı yok ettim. İçimdekileri dökemedim yazıya. Haksız bir kavga içimdeki dalları kırınca uzaklaştım kalemden kağıttan. Şimdi hüzne yakın oluşum oturttu beni sözcüklerin başına. Gözlerim dolu. Ağlamak gülmek kadar keyifli. Seni yazıyorum yine en derin duyguların arasında kaybolurcasına.
Bir çocuğun başını okşamak gibi bazen seni sevmek, merhametli. Alıngan bir anda ayağıma basan birine haksız yere bağırmak bazen seni sevmek, hırçın. Özlemin aklı baştan çıkardığı bir gecede tene su serpmek gibi seni sevmek, arzulu. Seni sevmek tanrıya yakın olmak gibi sevdiğim, koşulsuz. Sadece vermek sevgiye dair şeyleri, sonsuz. Bazen rutin, bazen değişik ama her haliyle güzel seni sevmek. Bir köşe başı bize dair, bir kuru buket, bir şarkı, bir an, bir bakış, bir söz seni sevmek, bir kenti baştan başa sanki yeniden inşa etmek.
Haziran oldu takvimler bak. En son mayısın on dokuzu civarında kalmışız biz. Söylenen sözler uykusuz gecelerin kapı bekçisi olmuş, seni sevenlerin tesellisi az biraz iyi gelmiş ama sen geldikten sonra esas kapanmış yara. Beni kırdığın sebeplerle yüzleşmen ve yetişkin bir tutum içinde anlattığın yüreğine şükranım var.
Es verdim yazmaya, gittim geldim. Lezzetli yemeklere eşlik eden kahkahalı bir sohbetle sana dair cümleleri içimden geçirdim. Eskiden olsa konu sana gelirdi canım. Oysa şimdi herkes sınırını biliyor paylaşımda. Yaraları alırken dostluklara da mal oldu geçmiş zaman. Neyse ben yine sana yakın, dış dünyaya uzak olduğum yere döndüm. Nerde kalmıştık canım, şükranımda. Gördüm ki bunca yaşananlardan ve geçen yıldan sonra deneyimlediklerimiz içselleşmeden hatalar bitmiyor. Hata yaparak bu noktaya geldi bu aşk. Her hata bizi bir adım ileri götürdü. Acıttı da. Şimdi öyle bir noktadayız ki her şey bitti. Sıfırlandı kronometre. Hayatımıza koşuyoruz, koşulsuz ve sonsuz bir aşk ile.
Uyku mahmuru gözlerim senli rüyalara yakın, hadi bitsin yazı duaya geç diyor. Sensiz geçen her saniye özlemli, sana dair dilekler sıralıyor. Hayat bugün de yenisine hazırlanmak için bitiyor. Yarın, yeni güne yeni bir renkle kanat çırpan kelebek gibi bizi bekliyor. Canımsın. Hayatımın hem gülüşüsün hem de gözyaşımsın. Aklımdasın. Yanımdasın. Nefes alışım, alınyazımsın. En çok da; iyi ki varsın. Ilık geceye iki kelimem var; seni seviyorum. Rüzgar kulağına fısıldasın. Sözüm var aldığım nefes bitse de sürer; bir ömür sevdalımsın.