Aklımdan geçenlerin anlamsızlığına yeni bir yolda durmanın ve senden kalanlarla çarpışmanın verdiği yorgunluk eklenince zorluyor beni.
Karışıyorum.
Kırgınlıklar ve düşler birbirine girdiğinde fark ediyorum ki varlığını özlüyorum.
Bunca zaman yer kaplayanlar bir anda dağıldılar ve boşluklarıyla bıraktılar.
Alışıyorum.
Boşluk hislerle yeniden var oluyor.
Zaman zaman ayağıma takılsalar da cam kırıkları misali eskimiş duygular yine de kanayan tabanlarıma inat aşka yürüyorum.
Sevmeyi senden sonra farklı açılardan algılıyorum çünkü yerin yüreğimin sol yanı olur derken yanıldığımı görüyorum.
An oluyor yüreğimden düşüşüne nasıl seyirci kaldığıma şaşıyorum.
Sonra kızıyorum kendime, tutunmaya çalıştığım her yer parça parçayken, savunmadıkların ve korkak tavrınla nasıl hırçınlaştığımı hatırlıyorum.
Geçiyor zaman.
Görüyorum ki geride kalıyor her duygu sağlam olmayan.
Bir kez daha anlıyorum aşkın sadece aşık olan göre olduğunu ve bendekilerle kalıyorum.
Pişmanlık yok.
Dingin yüreğim bundan öte, senden yansıyan belirsizlik çıkınca hayatımdan kendime dönüyorum.
Eskiden olsa mutlu ol derdim sana ama olma.
Kaybedilenler geçip giderken yanından ve var edilemeyecek bir aşk batarken günbatımıyla yüreğinden; ağla.
Nasıl kıymıştın bana..
Şimdi yeni nesnelerim ve dolu dolu duygularla daha cesur bir aşığım.
Sevdalanmaya yakın ve gerçekten yüreğime dokunanlarlayım..
Şaşkınlığım sadece yazgıya ve hayatın karşıma çıkardıklarına.
Sana hoşça kal demek imkansız sanmıştım, gördüm ki; zaten hayatıma almamışım..