Yanlış zamanları yaşıyoruz seninle
İki tahta kurdu gibi sarılmışken birbirimize
Sokaktan tanımadığım gürültüler geçerken
Şaşkın bir rüzgar yanlış zamanları esiyor.
Yerleşik bahçenin beyaz gece zambağı
O senenin veda listelerini hazırlarken
Sıra kimde kimler ayrılacak sevgililerden
Sorular çivili yataklarda yanıtlarını bekliyor.
Bir yerlerde adımı yazan kalem kırılırken
Menzilinden sapmış eski bir hançer
Yanımdan hızla geçerken ıslık çalıyor
Biz seninle neden yanlış zamanları yaşadık
Oysa ben seni tuz ekmek gibi sevmiştim
Adına hergün binbir anlam katıp
Her günü bir hafta ilan etmiştim
İncinmiş kırılganlığım ve korkularımla
Boş ayraçlar açıyorum bir türlü kapatamadığım
Eskiler alıyorum yaşlı kadınlardan
Sandık kokulu serin ve loş avlularda
Gözlerinde tarçın rengi yağmurlar
Eskilerin arasına bazen eski aşklar karışıyor
Sahipleri gibi hırpalanmış ve unutulmuşlar
Onları özenle saklıyor başkasına satmıyorum