Şimdi tam burada açılsaydın
adımın baş harfi gibi büyük kalacaktı kelebek ömürlü duyguların
ki bedenin
bedenin hırsla ipotek etmiş kiralık yüreğine ihaneti
bir inme,
bir inme gibi düştü ayaklarının altına o ecnebi yollar
şimdi burada gülseydin
gökyüzü kadar büyüyecekti bahar telaşı olan gülüşün
çöle yakın sıcaklıkta ki görünen ve seraba çookk uzak
bir esintiydi yüzüne giydirdiğin
gülüşün
ahh gülüşün cehennem kapısından çıkış
burada sen,sen olsaydın eğer
süt mısırı babında olan ellerinle örgüler yapardın saçlarıma
bir al yanak ile kocaman bir ülkeyi
solmaktan kurtarabilirdin vicdanı buz kitlesinden olan ellerinle
ki ellerin
ahh ellerin kirli bir ceketin iç cebi
şimdi tam burda gelseydin
limanları sıkılmazdı martıların kıskandığı denizin
yol bu, yol
yerinde durur senin dilindir o yolları yol yapan
aramızda değil yüreğimizde
bilirsin sen hangi sürgün sürüldüğü
o kendi öz toprağının yollarını tepeleyerek gitmek ister?
iyi yolculuklar denir miydi hiç? sürgüne gidene bir hükümlüye
yani bu gecelerini soğuk kaldırımlarda geçiren
bir sokak çocuğuna iyi geceler dilemek kadar saçma olurdu
ayakların
ah ayakların değildi ki giden
aklındı
işte şimdi tam burda
sana şarkılar yapan,sana şiirler yazan
sükuneti sabır bilip sabırı koynuna alan
ki sen bilmezsin
seni sevmekle açılırdı benim o akşam sefalarından olan gönül bahçem
yani şimdi filiz vermiyor diye
toprağından vaz mı? geçeyim
yani şimdi
benim için titremiyor diye kalbin
senin için titreyen kalbimden vaz mı? geçeyim..
hangi türküde sevmekten bahsedilse
ben hep sen sanırdım
hangi şiirde türküden bahsedilse
ben hep sesin sanırdım
sandığım yerden ziyan olurdum
ziyan olduğum yerde
boşa giderdi hüsran
ve hüsran
çok hicaz..
Gönül Çalımlı